20 Ocak 2012 Cuma

Nasıl Mahsur Kaldık?

Merhaba blog insanları. Düzenli yazamadığımın farkındayım fakat hayat şartları işte, bizi zaman zaman isteksizliğe itebiliyor. Bu hayat şartları zaman zaman bizi serviste 4 saat mahsur da bırakabiliyor. Biliyorsunuz pazartesi günü çok güzel bir şey oldu: kar yağdı! Normalde kar yağması sevinilesi birşey olmalı. İnsanlar eldivenlerini takıp, atkılarını berelerini takıp sokaklara dökülmeli. Kar topu savaşı yapmalı. Kardan adam yapmalı. Hatta yuvarlanmalı, kara bulanmalı. Oysa Türkiye'de??? Türkiye'de iki damla yağmur düşsün, iki kar tanesi atıştırsın anında hayat durur. Yollar kilitlenir, yerler buzlanır, yürünmez, arabaya binilmez, toplu taşımada yer bulunmaz. Hayır daha da komiği; toplu taşıma çalışmaz!!!

Milyon dolarlar verip satın aldığımız metrobüslerimiz karda yokuş çıkamazlar mesela. Sadece karda değil normalde de yokuş çıkamazlar zaten. Ama olsun kar yağınca hiç çalışmazlar. Kar yağınca köprüde buzlanma var diye saatlerce köprü kapatılır. Günlerce uyarır bizi uzmanlar kar geliyor, kar bekleniyor, şiddetli kar yağışı diye -ki şiddetli bile sayılmazdı asla!- biz önlem almayız. 2 tane kar düşünce işte böyle 4 saatte eve varamayız!

O lanet günde olaylar şöyle gelişti:

6'da işten çıktık. Sevgili servis arkadaşım, kader arkadaşım, yoldaşım 34Z ile kar topu savaşı yaptık. Evet yaşımıza başımıza bakmadan, son derece kurumsal olan firmamızın hemen kapısının önünde, tüm o kurumsal kasıntı insanlara rağmen çocuklar gibi doya doya oynadık. Oh sefamız olsun :)

18.45'te serviste oturduğumuzu biliyorum. Ama saat 22.15'te de hala serviste oturuyordum. Evet girdiğimde tam 22.30'du. O kadar saat boyunca acıktık, Zincirlikuyu'da nohut pilav aldık, yedik-yemedik, 34Z yol ortasında iki kere inip sigara içebildi mesela. Ben zaten sıkıntılı insanım, otur otur sinirlerim iyice bozuldu. Daraldım, bunaldım. Oturmaktan yoruldum serviste gezdim dolaştım. Avuç içi kadar olmayaydı daha iyiydi tabi...

Saat 9 buçukta hala Zincirlikuyu'da olduğumuzu farkettiğimizde sayın belediyemiz de köprüyü açmaya karar vermişti. Hareket etmeye başlayınca koydum kafayı cama uyudum. Gözümü açtığımda gelmiştik. Eve girdim, aç olsam da yiyecek halim kalmadığından pijamalarımı giyip anında yatağıma girdim. 8 saat kadar uyuduktan sonra kalkım tekrar giyindim ve o lanetttttttttttttttt servise tekrar bindim.

Servisten soğudum sayın blog insanları. Resmen bıktım nefret ettim. İndiğim gibi tekrar binmiş kadar oldum. İşten eve hiç gelmemiş gibiydim. Bütün gün ölü gibi dolaştıktan sonra akşam evde beni ayrı bir şok bekliyordu.

HIRSIZ!!!

O da bir dahaki yazıda.

Çok yakında...

Önemli not: Sakın ola karlı havada metrobüse binmeyin. Adamı çok pis yolda bırakır.


Yazan: 34A

5 yorum:

Adsız dedi ki...

servisiniz var ve metrobüs günlüğümü yapıyorsunuz size lüx fazla gelmiş :(

birde hırsız mı yüzyüze gelmediniz inş ?

Adsız dedi ki...

Hem servise biniyoruz, hem metrobüse, hem metroya hem de otobüse. Biz bu şehirde yaşıyoruz:) ben mesela her gün metro hariç bu söylediklerimin hepsine biniyorum.

Adsız dedi ki...

en azından oturuyorsunuz o yuzden sayılmaz :DD

Adsız dedi ki...

Bizi takip eden herkes oturuyor:)

34A dedi ki...

Servisimiz olana kadar yıllarca otobüs, metrobüs, metro kullandık. Hala da kullanıyoruz :)
Lüks bir hayatımız yok malesef :(

34A'dan sevgiler.